SOSYAL HAYATTA
İLETİŞİM VE İNSAN İLİŞKİLERİ
İnsan
ilişkileri toplumda önemli bir yer tutar. Sağlıklı ilişkiler kurabilen, dikkat
edilmesi gereken kuralları bilen ve uygulayan insan toplumda sevilen saygı
duyulan bir bireydir.
1.İNSAN
İLİŞKİLERİNİ DÜZENLEYEN KURALLAR
1.1 Görgü
Kuralları
Bir
toplumda var olan ve uyulması gereken saygı ve incelik kurallarına “görgü”
denir.
Toplum
içinde olumlu ilişkiler kurabilmek için en önemli kurallar görgü kurallarıdır.
Görgü kurallarını çiğneyen kişi kaba, tuhaf, bilgisiz ve görgüsüz diye
nitelendirilir. Bu yüzden insanlar toplum içerisinde bu kurallara uyma
zorunluluğu hissederler.
Ayrıca,
görgü kurallarına uyma insanlar arasında yakınlaşma anlayış, hoş görü ve
dayanışma duygusu yaratır. Buda toplumsal bütünlük ve toplumsal dayanışmayı
doğurur. Görgü kuralları ve bu kurallara uyma toplumdaki gelişmişlik düzeyinin
de göstergesidir. Bu kurallar insanların kendilerine saygı duymaları ile de
ilişkilidir. Kendisine saygı duyan insanlar başkalarına da saygı duyarlar.
Giyinme
Konusunda Dikkat Edilmesi Gereken Kurallar
Asıl
amacıyla giyinmek, insanları aşırı sıcaktan ve soğuktan korur. Günümüzde
toplumlarda, giyim gereksinimin ötesinde zevk haline gelmiştir. Özenli, temiz
giyinen kişiler toplumda takdir görür.
Giyimde
dikkat edilmesi gereken kurallardan bazıları:
-
Kadın ve erkek
kendisine uygun kıyafetler seçmelidir.
-
Kıyafet seçerken
kişinin yaşı, fiziki yapısı, mesleği gibi hususlar göz önünde
bulundurulmalıdır.
-
Boyasız ayakkabı,
ütüsüz ve sökük kıyafetler giyilmemelidir.
Karşılaşma,
Selamlaşma, El Sıkışma Konusunda Uyulması Gereken Kurallar
İnsanların
birbirlerine selam vermeleri insan ilişkileri açısından son derece önemlidir.
Kişilerin ilgilerini, saygılarını, sevgilerini göstermek açısından selamlaşma
güzel bir başlangıçtır.
-
Karşılaşma,
selamlaşma, el sıkışma da dikkat edilmesi gereken bazı hususları aşağıdaki gibi
sıralayabiliriz:
-
Toplantı, iş,
okul gibi durumlarda, gelenler kendisinden önce gelenlere selam verirler.
-
Selamlaşma
sırasında abartılı konuşma ve davranışlardan kaçınılmalıdır.
-
Toplantı veya
davetlerde önce evin hanımı daha sonra diğer kişiler selamlanmalıdır.
-
El sıkışmada, üst
makamda bulunanların veya yaşlıların önce el uzatmaları gerekir.
-
Gerek ilk
tanışmada ve gerekse selamlaşmada bayan elini uzatmadıkça erkeğin elini
uzatmaması gerekir.
-
Selamlaşma, baş
eğilerek, el kaldırılarak, şapka çıkartılarak olduğu gibi “günaydın”, “iyi
akşamlar”, “iyi günler” gibi sözle de olur.
-
Selamlanan
kişinin yanında bulunanlar, selam vereni tanımasalar bile, selamlanan kişiile
birlikte selam almaları bir nezaket kuralıdır.
Tanışma ve
Tanıştırılmalarda Dikkat Edilmesi Gereken Kurallar
İnsan
ilişkileri tanışma ve tanıştırılma ile başlar. Tanışma ve tanıştırılma sosyal
yapıda önemli bir yer tutar. Bu konuyla ilgili şu hususlara dikkat etmekte
fayda vardır:
- Kişi ve gruplar birbirlerine takdim edilerek
tanıştırılır. Takdim sırasında; erkek bayana, ast üste, memur amire, kızlar
yaşlı bayan ve baylara, tek kişi gruba takdim edilir. Tanıştırılan kişi
tanıştırıldığı kişin el uzatmasını beklemelidir.
- Bir yabancı ile tanışmak gerekiyorsa önce kendimizi
tanıtmalıyız. Sonra ne amaçla görüşmek istediğimizi ifade etmeliyiz.
Hitap Etmede
Uyulması Gereken Kurallar
Sosyal
ilişkilerde bireyler kişilere bulundukları statüye göre hitap biçimlerini belirlemelidirler.
Yakın
arkadaşlara ve akrabalara “sen” diye hitap edilebilir. Resmi ilişkilerde
mutlaka “siz” kullanılmalıdır. Ayrıca unvanlarına görede hitap etmek gerekir.
Müdür Bey, Savcı Bey, Doktor Hanım, Öğretmenim gibi.
Hitap
etme sırasında, konuşurken el ve kolun aşırı sallanması, bağırarak konuşulması,
argo sözcüklere yer verilmesi doğru değildir.
Telefon
Görüşmelerinde Uyulması Gereken Kurallar
Telefon
görüşmeleri belli bir eğitimi ve beceriyi gerektirir. Bu nedenle bir çok
işletme, kurum ve firma telefona bakacak sekreter ve santral görevlilerini
seçerken bu konuda tecrübeli ve eğitimli kişileri tercih ederler.
Telefon
görüşmelerinde şu hususlara dikkat etmekte fayda vardır:
-
Telefon eden,
karşıdaki kişiye kendini tanıtmalı, görüşeceği kişinin adını vermelidir.
-
Yanlış numarayı
çevirme halinde özür dilenmelidir.
-
Ölçülü ve nazik
bir dil, uygun ses tonu kullanmalı
-
Sekreterle
yapılan görüşme de astın telefonu üste bağlanmalı
-
Amir, bir bayan
ve bir büyükle yapılan görüşmelerde bekletilmemeli, konuşma sonunda telefonu
kapatmaları beklenmelidir.
-
Özel bir durum
olmadıkça, sabah 10:00’dan önce, akşam 22:00’den sonra aramamaya özen
gösterilmelidir.
-
Cep telefonları
uygun olmayan yerlerde ve zamanlarda kapalı tutulmalıdır.
-
Görüşmenin
sonunda ahizeyi sertçe kapatmanın karşı tarafa hakaret olduğu bilinmelidir.
-
Telefon
kapatılırken iyi dilekler belirtilmelidir.
1.2 Gelenek ve
Görenekler (Örf ve Adetler)
Toplumlarda
uzun zaman boyunca oluşmuş ve uyulması zorunlu sayılan ortak davranışlara
“Gelenek ve Görenekler” denir.
İnsan,
başkalarıyla olan ilişkilerini ve davranışlarını toplumun geleneklerini dikkate
alarak düzenlemek zorundadır. Aksi halde topluma uyum sağlamada sorunlarla
karşılaşır. Temelde toplumsal değerler yatmaktadır, tutum, yaşayış, düşünce
gibi değerler zamanla toplumsal düzen haline gelir, gelenek ve görenekleri
oluşturur.
Gelenek ve
Göreneklere Uymanın Sağladığı Faydalar
1.Sosyal Yönden Faydaları
Gelenek
ve görenekler, sosyal yapıyı belirlemede, ilişkileri düzenleme de faydaları
vardır. Aile içi ilişkilerin nasıl olacağını belirler. Hiyararşik yapı
içerisinde büyüklere, komşulara, doğum ve ölümler karşısında davranışları
belirler.
2.Kültür Yönünden Faydaları
Gelenek
ve görenekler toplumun yaşayış ortamı ve şeklini belirlemede etkileri fazladır.
Kültür yönünden iki şekilde ele alınabilir.
Maddi Kültür Bakımından
Faydaları : Yapılar, yollar, ulaşım
araçları gibi ilerki nesillere bırakılacak hertürlü maddi kültürü oluştururlar.
Manevi Kültür Bakımından
Faydaları : Toplum içerisindeki ortak
tutum ve davranışlar gibi manevi değerleri belirlerler.
3.Toplumsal Barış Bakımından Faydaları : Yurtseverlik, kahramanlık, alçakgönüllülük gibi
toplum içerisinde bütünlüğü ve barışı sağlayan değerleri ortaya çıkartır. Buda
toplumsal barış ve ilişkileri güçlendirir.
1.3 Dini
Kurallar
Dinler,
koydukları davranış kurallarına uyulmasını bazı yaptırımlarla sağlar. Böylece
insanların tutum ve davranışlarının uyumlu ve tutarlı olması amaçlanır.
1.4 Ahlak
Kuralları
Ahlak,
bir toplumda yapılması ve yapılmaması gereken davranışlara ilişkin kurallar
bütünüdür. Ahlak kuralları niyet ve düşünceye önem verir. Uygulanmadığında
yaptırımı toplum tarafından ayıplanmaktır. Ahlak kurallarının çoğu zamana ve
ortama göre değişiklik gösterir. Örneğin: Bir kadının pantalon giymesi eski
yıllarda ayıp kabul edilirken, günümüzde gayet normal kabul edilmektedir.
1.5 Hukuk
Kuralları
Hukuk,
kişilerin birbirleriyle ve toplumla olan ilişkilerini düzenleyen ve devlet
gücüyle uyulması zorunlu hale getirlmiş kurallardır. Denetleme devletin kolluk
güçleriyle yapılır. Uyulmaması halinde yasaların öngördüğü ceza ile
karşılaşılır.
Toplum
yaşamını belirlemesi açısından hukuk kurallarıyla din, ahlak ve görgü kuralları
arasında sürekli bir ilişki hatta benzerlik vardır.
Örneğin:
Hırsızlık,
Hukuk kurallarına göre suç,
Din kurallarına göre günah,
Ahlak kurallarına göre
ayıptır.
1.6 İnsan
Hakları
İnsan
hakları, devlet karşısında her insanın sahip olması gereken hakların tümüdür.
İnsan Hakları
Evransel Beyannamesi
İnsan
hakları evrensel beyannamesi, ilk yazılı metin olarak karşımıza 1789 Fransız
Devrimi’nin yarattığı “İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi” olarak çıkmıştır.
Dahasonra Birleşmiş Milletler 10 Aralık 1948’ de son halini düzenlemiş ve İnsan
Hakları Evrensel Beyannamesi olarak adlandırılmıştır. Türkiye ise 1961
Anayasasına tümünü almış ve yer vermiştir.
Kişinin yasal, maddi, manevi,ve
kişilik hakları şu maddeler halinde toplanabilir:
- Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiptirler, birbirlerine karşı kardeşlik anlayaşıyla davranmalıdırlar.
- Herkes ırk, renk, cinsiyet, dil, din siyasal yada başka bir görüş, ulusal sosyal köken, mülkiyet gibi başka ayırım gözetmeksizin bütün hak ve özgürlüklerden yararlanabilir.
- Yaşamak, özgürlük ve kişi güvenliği herkezin hakkıdır.
- Herkesin her nerede olursa olsun, hukuksal kişiliğinin tanınma hakkı vardır. Yasalar önünde herkes eşittir.
- Kimsenin özel yaşamına, ailesine, konutuna yada haberleşmesine keyfi olarak karışamaz, şerefine ve adına saldıramaz.
- Herkesin bir devlet topraklarında serbestçe dolaşma ve oturma hakkı vardır.
- Yetişkin her kadın ve erkeğin istediği kişi ile evlenme ve aile kurma hakkı vardır.
- Herkesin mülkiyet hakkı vardır, kimse keyfi olarak mülkiyetten yoksun bırakılamaz.
- Herkesin düşünce, vicdan ve din özgürlüğü vardır.
- Herkesin dernek kurma ve derneğe üye olma, sendika kurma ve üye olma (silahsız ve saldırısız toplanma koşulu ile) hakkı vardır.
- Herkesin seçme ve seçilme hakkı vardır. Kamu hizmetlerinden eşit olarak yararlanabilir.
- Herkesin çalışma işini seçme, sosyal güvenlik, eşit iş için eşit ücret hakkı vardır.
- Herkesin eğitim hakkı vardır, istediği dalda eğitim alabilir.
- Herkes sağlık ve tıbbi bakım hakkına sahiptir.
2. KİŞİSEL
İLİŞKİLER
2.1 İnsan
Psikolojisi
Psikoloji
insan ve hayvan davranışlarını inceleyen bir bilim dalıdır. Davranışlar,
belirli çevresel koşullar içinde oluşan olaylar olduğuna göre psikoloji; çevre,
organizma ve davranışlar arasındaki etkileşimi incelemektedir.
Etkileşimin
ana öğeleriden biri çevredir. Organizmanın alıcı sinir uçlarına etki edebilen
her türlü enerji değişikliğine “uyarıcı” denir. Organizma, çevredeki uyarıcılar
tarafından sürekli uyarılır. Trafikte kırmızı ışığın görülmesi, çürük dişin
sızlaması, aşırı yüksek sesin kulak tarfından duyulması organızmanın
uyarılmasına birer örnektir.
Bireyler
uyarıcılardan gelen bu uyarılara tepki vererek davranışlar gösterirler. Fakat
bireyler bu uyarıcılar karşısında farklı davranışlar gösterirler. Herkes aynı
uyarıcıya aynı davranışları gösterselerdi psikoloji bilim dalına gerek
kalmazdı. Olaylar karşısında insan davranışlarının nasıl olacağını herkes
tahmin edebilirdi. Özellikle konuşmak, düşünmek, problem çözmek gibi
davranışlar söz konusu olduğunda organizmayı etkileyen etkenler, davranışların
oluşumunda katkıda bulunmaktadırlar. Davranışların oluşumunda çevre, kalıtım ve
zamanın etkisi oldukça yüksktir.
2.2 İnsan
Özellikleri
İnsanlar,
biyolojik, toplumsal, kültürel ve psikolojik bir çok özelliğe sahiptir. Bu özellikler
insanları diğer çanlılardan farklılaştırır.
2.2.1 Beş Duyu
Çevredeki
her türlü uyarıcıyı duyu organları sayesinde fark edebiliyoruz. Bu duyular
olmasaydı yaşamımızı sürdürmek olanaksız olurdu. Bunları şu şekilde
sıralabiliriz:
Görme : Organı gözdür. Işığı algılayarak
anlamlaştırır iki şekilde alıcıları vardır gündüz koniler ışı algılar gece
çubuklar çalışır. Görsel Keskinlik; bireylerin
ayrıntıları algılayabilmesidir.
İşitme : Organı kulaktır. Nesneler titreşeker ses dalgaları yayarlar. Kulakta bu dalgaları dış kulak ile toplar içeride de iç kulak ile anlamlaştırır.
İşitme : Organı kulaktır. Nesneler titreşeker ses dalgaları yayarlar. Kulakta bu dalgaları dış kulak ile toplar içeride de iç kulak ile anlamlaştırır.
Koklama : Organı burundur. Burun içindeki alıcı
möleküller cisimlerden gelen gaz halindeki koku möleküllerini emer.
Tat Alma : Organı dildir. Dil üzerindeki tat alma
tomurcukları kimsayasal maddelerle ile uyarılır. Dilin uç kısmı tatlıyı, ön yanlar
tuzu, orta yanlar ekşiyi, arka taraf ta acıyı algılar.
Dokunma : Organı deridir. Deri üzerindeki sinir
hücreleri soğuk, sıcak, ağrı ve dokunmaları algılar. Vucudun tamamı dokunma
organıdır, fakat bazı bölgeler daha hassaz bazı bölgeler daha az hassasdır.
2.2.2 Düşünme
Düşünme,
olay ve nesneler yerine onların simgelerini kullanarak yapılan zihinsel bir
işlev ve sorunlara çözüm arama yoludur.İnsanlar günlük yaşam içerisinde,
gördükleriyle, duyduklarıyla kendi bilgi vedüşünceleri ile ilişkilendirmeye yorumlamaya
çalışırlar. Bu işlem düşünmeyi oluşturmakradır. İnsanlar uyanıkken genellikle
düşünürler. Hayal kurmakta bir düşünce çeşitidir.
2.2.3 Öğrenme
Öğrenme,
yaşantıda deneğimler yoluyla davranışlarda değişiklik olma sürecidir.
Öğrenme
kavramının kapsamı çok geniştir. İnsanlar öğrenmeye doğduktan hemen sonra
başlayarak, önce aileden ve çevreden, okulda öğretmeninden, arkadaşlarından,
kitaplardan, deneyimlerden kısaca yaşam boyunca karşılaştıkları herkes ve her
şeyden etkilenir, davranışlarını geliştirirler. Bu ömürlerinin sonuna kadar
böyle devam eder. Bu da öğrenme sürecini oluşturur.
2.2.4 Zeka
Zeka,
zihinsel becerilerin tümüdür. Zekada kalıtım ve çevrenin rolü büyüktür. Yapılan
araştırmalrda iyi bir çevrede büyüyen, sevgi ve ilgi gösteren ailelerin çocuklarının
daha zeki oldukları, kötü koşullarda yetişen çocukların zekada düşüklükler
olduğu gözlenmiştir.
2.2.5 Duygu
Duygu,
duyumların organik ve ruhsal yaşantığı etkilemesidir. İnsanlar iç ve dış
dünyadan etkilenirler. Bu etkilenme onlarda hoşlanma, acı duyma gibi iki
durumla ortaya çıkar. Hoşlandığımız şeyleri sever, ona yaklaşırız.
Hoşlanmadıklarımızdan da kaçarız işte bu duruma duygu denir. Duygu hayatın tuzu
biberidir. Yoksa hayat çok sıkıcı olurdu. Fakat olaylar karşısında duygular
zaman içerisinde farklılık gösterebilir. Çocukcuk döneminde acı duyduğumuz bir
olay ve hayal kırıklıkları, olgunluk döneminde, komik ve eğlenceli bir anı
olabilir.
2.2.6 Dikkat
Dikkat,
bütün ruhsal faliyetlerin ve uyarıcının bir duyumda ve davranışta toplanması,
bir yönelmedir.
Derste
öğretmenini anlayar dinleyen ve aklından başka bir şey geçirmeyen öğrenci
dikkat halindedir.
Televizyonda
önemli bir haberi izleyen biri dikkat halindedir.
Arkadaşından
gelen ilginç bir mesajı okuyan kişi dikkat halindedir.
Yenilen
bir yemeğin tuzunu anlamak, Alınılan bir kokuyu anlamaya çaılışmak dikkat
halidir.
Anlamaya,
odaklanmaya çalışmamak, gereği gibi
yapmamakta “Dikkatsizlik” ‘tir.
2.2.7 Unutma
Unutma
öğrenmenin tam tersi olan bir bellek işlevidir. Öğrendiğimiz her şeyi hatırlayabilseydik
ne iyi olurdu. Bilgi deposu olurduk. Aslında öğrendiklerimizi çok çabuk
unuturuz.
2.2.8 Merak
Merak,
insanların bilmedikleri bir şeyi anlamak ve öğrenmek için duydukları bir
istektir. Eğer merak, yeni gelişmeleri, işle ilgili değişiklikleri öğrenmeye
yönelik olursa takdir edilen istenilen bir davranıştır. Bazen de olumsuz
karşılanır. Kendisini ilgilendirmeyen ve sorulmaması gereken soruları soran
kişiler etrafındakileri rahatsız eder.
2.2.9
Kıskançlık
Kıskançlık,
kendisinden üstün, başarılı, güzel, mutlu olanlara katlanamamak diye
tanımlanabilir. Olumsuz duygulardan biridir. Yapılan araştırmalarda
kıskançlığın düşmanlık ve kızgınlık duyguları, kendine güvenmeme ile de
yakından ilgili olduğunu ortaya çıkarmıştır.
2.2.10 Gelişme
Doğumdan
ölüme dek bireylerin yaşamlarında dönem dönem olan değişikliklerdir. Fiziksel
değişikliktir.
2.2.11
Davranışlar
Çevresel
uyarıcılara verilen tepkilerdir. İnsanların beslenmek, barınmak, acı ve ağrıyı
dindirmek, sevmek, sevilmek, takdir edilmek gibi ihtiyaçlara verdiği tepkiler
davranışları belirler.
2.2.12 Güdüler
Eksiklerin
giderilmesi yönündeki organizmada beliren güce “Dürtü”, ihtiyacı gidermek için
gösterilen eğilime “Güdü” denir.
Örneğin
: Organizmadaki su, oksijen ve kan şekeri oranları, açlık gibi etkiler dürtü;
bunları gidermek için su içme isteği, tatlı yeme isteği, yemek yeme isteği güdü
dür.
2.2.13 Değer
Yargıları
Toplum
içerisinde inanç ve tutumlara bağlı olarak oluşmuş olan toplumsal değerlerdir.
Değer yargıları, davranışları belirlemede önemli bir etkendir. Sahip olunan
değer yargıları yaşa ve zamana göre değişebilir. Kuşaklar arası farklılıklar
gösterebilir.
Örneğin
: Çalışan kadınlar daha önceleri iyi karşılanmazken, günümüzde bütçeye katkıda
bulunmaları ve ekonomi açısından olumlu karşılanmaktadır.
2.2.14 Şuur
(Bilinç)
Şuur, kişinin olayların ve çevrenin farkında olmasıdır.
Çevrenin farkında olan yaşadığı olaylar karşısında nasıl etkileneceğini bilir.
Şuurlu veya bilinçli kişinin çevreyle ilişkileri iyidir. Dolayısıyla başarıları
yüksektir. “Çok bilinçli insan” diye adlandırılan kişi, etrafında olup biteni
kolaylıkla algılayan farkına varan ve gerçekçi olarak değerlendiren kişidir.
2.2.15 Kişilik
Kişilik,
insanın toplumsal hayatı içinde edindiği ve onu diğer insanlardan ayırt eden
alışkanlıklar ve davranışlardır. Kişilik tutum, değer, umut, sevgi, nefret,
alışkanlıklar gibi özelliklerden oluşur. Kişiliğin gelişmesinde davranışlar,
dolayısıyla kalıtım ve çevrenin etkileşimi de önemlidir.
3. BİREY VE
TOPLUM
3.1 TOPLUMSAL
GRUPLAR
Ortak
bir amacı gerçekleştirmek için veya bir inanç etrafında iki yada daha fazla insanın
bir araya gelerek oluşturdukları topluluklardır.
İnsan,
yaşamak için fiziksl ve ekonomik ihtiyaçların giderilmesi bakımından olduğu
kadar, kişisel gelişmesi ve doyumu bakımından da diğer insanlara bağımlıdır. Bu
sebeple insanlar toplumsal gruplar halinde yaşarlar.
Toplumsal
Grupların Sınıflandırılması
Toplumsal
gruplar son derece karmaşık ve çeşitlidir. Çok değişik işlevlere sahiptir. Bu
nedenle tek sınıflandırma yapmak imkansızdır. Toplumsal gruplar
sınıflandıılırken farklı ölçüler kullanılır.
Üye sayısına göre gruplar:
Küçük Gruplar : Aile,
arkadaş, oyun grupları gibi.
Büyük Gruplar :
Şehirler, milletler gibi
Sürekliliğe göre gruplar:
Geçici Gruplar : Amaç
gerçekleşince dağılan gruplardır. İnşaat işçileri, yapı kooparetifleri gibi.
Sürekli Gruplar : Devlet,
şehir, millet gibi uzun ömürlü gruplar.
Devirli Gruplar : Belli
dönemlerde bir araya gelip daha sonra dağılan gruplar. Mahalle pazarları,
ulusal ve yerel fuarlar gibi.
3.1.1 Aile
Grupları
Aile;
içinde insan türünün üretildiği, toplumsallaşma sürecinin ilk ve en etkili
biçimde yer aldığı, ana, baba ve çocuklar arasındaki birincil ilişkilerin
kurulduğu, ekonomik etkinliklerin yer aldığı bir toplumsal kurumdur.
3.1.1.1 Aile Biçimleri
Üye Sayısı Bakımından ;
Çekirdek Aile : Karı, koca ve evlenmemiş
çocuklardan oluşur.
Geniş Aile : Kan bağı olanlardan ve onların
çekirdek ailelerinden oluşur.
Otorite
Dağılımı Bakımından;
Ataerkil Aile : Babanın egemenliğine dayalı aile.
Anaerkil Aile : Annenin egemenliğine dayalı aile.
Eşitlikçi Aile : Baba ve annenin eşit otoriteye
sahip olduğu aile.
Evlenme
Biçimleri Bakımından Eşlerin Sayısına Göre;
Monogami -Tekeşli Aile : Bir erkek ve
bir kadından oluşan aile.
Poligami -Çokeşli Aile
Polyandri -Çok Karılılık : Erkeğin birden
çok kadınla aynı zamanda evli olduğu aile
Polijini –Çok Kocacılık : Kadının
birden çok erkekle aynı zamanda evli olduğu aile
Soyun
Belirleniş Biçimi Bakımından;
Baba Soyluluk : Çocukların, torunların ayrıcalık ve
ödevlerinin baba soyundan gelen aile
Ana Soyluluk : Çocukların, torunların ayrıcalık ve
ödevlerinin anne soyundan gelen aile
İki Soyluluk : Çocukların, torunların ayrıcalık
ve ödevlerinin hem anne ve hem babanın
soyundan gelen aile
Evli Çiftin
Oturma Yeri Bakımından;
Patrilokalite
–Babayerlilik : Çift kocanın ailesiyle
oturur.
Matrilokalite
–Anayerlilik : Çit kadının ailesiyle
oturur.
Neolokalite
–Ev Açma : Çift kendi başlarına
oturur.
Eşlerin
Toplumsal Üyeliği Bakımından;
Endogami –İçtenevlenme : Aynı
boy,köy, kabile gibi toplumsal kümelerin arasında evlenmelere izin verme.
Exgogami
–Dıştanevlenme : Aynı toplumsal grup üyesinin evlenmesinin yasak olması.
Yaşam yaşamayı, mutluluk gülümsemeyi, sevgi haketmeyi,
vefa anımsamayı, dosluk paylaşmayı bilenler için vardır sanılır. Ama aslında
uygulayabilenler için vardır.
3.1.2.Komşular
İnsan ilişkilerinin gerçekleştiği bir diğer ortam da
komşuluktur. Aile ortamı gibi komşulukta zorunlu bir beraberliktir. Bu nedenle
huzurlu bir ortamda yaşamak ve yardımlaşabilmek için komşularla saygı ve sevgi
barındıran bir ilişki içine girmek durumundayız.
Komşuluk, aşağıdaki anlamlardan bir
yada bir kaçını ifade eder:
a)
İnsanların
yaşadığı küçük bir bölge
b)
Bu
bölgede yaşayanlar
c)
Yaşayanlar
arasında var olan ilişkiler ve birbirlerine olan yakınlıklıkları
d) O bölgenin sakinleri arasındaki
arkadaşça ilişkiler.
Yakın ve yüz yüze ilişkilerin yaşandığı
bu düzeyde kişiler ve ruh sağlıklarının, yaşamlarının iyiliği ve düzeni için
komşularla ilişkilerini belli bir uyum ve kurallar üzerine kurulmalıdır. Yazılı
olmayan bu kurallar komşular arası ilişkileri düzenlemektedir.
Bunları ana hatları ile belirtmek
gerekirse :
-Komşuluk
hakları vardır ve karşılıklı anlayış olmadan ilişkiler ilerleyemez.
-Komşuluk
saygı, sevgi ve uzlaşma demektir.
-Komşuluk
samimiyet ve paylaşma demektir.
3.1.3. Arkadaş
Grupları
Arkadaşlık
ilişkileri, kişileri olgunlaştıran ve onları sosyal varlık haline getiren
önemli bir olgudur. Arkadaşlık ilişkileri çocuğun evinde karşılanmayan önemli
gereksinimlerdendir. Sosyal ve ruhsal olgunluk için arkadaşlık grupları
herzaman önemlidir.
3.1.4. Meslek
Grupları
Her
mesleğin üyeleri kendi çıkarlarını ve haklarını korumak, sorunları dile
getirmek amacıyla örgütlenir. Günümüzde aynı meslek üyelerinin bir araya
gelerek örgütlenmeleri, demokratik yaşantınında bir gereği olarak kabul edilir.
İş
yerinde meslektaşları ile anlaşamayan bir insanın mutlu ve huzurlu olduğu
söylenemez. Bu nedenle aynı mesleklere sahip bireylerin bir araya gelerek
oluşturdukları meslek grupları, ilişkilerin gelişeceği ortam olacağı için
desteklenmelidir.
3.1.5. Baskı
Grupları (Sendika, Dernek, Siyasi Parti vb.)
Sendikalar,
üyelerin sosyal ve ekonomik haklarını korunması ve geliştirilmesi için çaba
sarfeden bu amaçla insan ilişkilerinin güçlendiği bir toplumsal gruptur.
Dernekler,
belli bir amacı gerçekleştirmek üzere kurulan sosyal kurumlardır.
Siyasi
partiler, demokratik yaşantının gereği olarak topluma hizmet amacı güdülerek
kurulmuş toplumsal gruplardır.
3.1.6. Oyun
Grupları
Çocuğun
kendi yaşıtları ile oyun gruplarına katılması, kendine güvenmesi, kendini kolay
ifade edebilmesi, sağlıklı ilişkiler kurabilmesi açısından çok önemlidir.
Bazı
anne – babalar, aşırı koruyuculuk yaparak, çocuğun yaşıtlarıyla oynamalarına
engel olurlar. Sürekli çocuğuyla yer, içer, gezerler. Dolaylı olarak çocuğu
kısıtlarlar. Böylelikle çocuğun toplum içindeki iletişimini engellerler.
3.1.7. Okul
Grupları
Aileden
sonra ikinci temel sosyal grup, çocuğun okulu, sınıfı ve arkadaşlarıdır. Bu
sosyal çevrede, öğrenci – öğretmen ilişkisi çocuğun kişiliğini oluşturan temel
etkendir.
Toplumsal Etkileşim
Etkileşim; Nesnelerin ya da olayların
karşılıklı olarak birbirlerini etkilemesidir. İnsanlar toplumda her vesileyle
etkileşimde bulunurlar. Evde, okulda, iş yerinde ve arkadaş gruplarında. Etkileşimler,
bir grubun üyeleri arasında ve ya bir grubun üyesiyle bütün grup arasında
oluşan alma-verme sürecidir.
Toplumsal Etkiletişim ise ;
İnsanların, toplumların birbirinden etkilenmesi, birbirlerine bilgi, kültür
gibi unsurları aktarmasıdır.
Etkileşimin duygusal yönünden
bakıldığında aşağıdaki kavramlar ortaya çıkmaktadır.
İyi
niyet
Ön
yargı
Sevgi
Saygı
Hoşgörü
Fedakarlık
Toplumsal
Statü
Bireyin
toplum içerisindeki konumudur.Toplumsal gruplar içerisinde diğer grup üyeleri
bireylere az ya da çok bir değer yükler. Bu değerlere “toplumsal statü”’yü
oluşturur.
1.Edinilmiş
Statü (Verilmiş Statü)
Bireylerin
yetenek ve becerilerine bakmadan bir statüye getirilmesidir (kayırılmış
kişiler). Statü belirleyen cinsiyet, soy, millet gibi etkenler doğuştan elde
edildiği için edinilmiş statülerdir.
2.Kazanılmış
Statü
Bireylerin
kendi başarı ve becerileriyle sonradan kazandığı konumlardır. Bu statüler
sonradan değiştirilebilir. Servet sahipliği ve eğitim yoluyla elde edilmiş
konumlar kazanılmış statüdür. Öğretmen, öğrenci, tüccar, anne, baba olmak
kazanılmış statüye örnektir.
Toplumsal Rol
Bireylerin
tüm yaşamları, bir aile üyesi, bir işyeri üyesi, bir dernek üyesi, bir arkadaş
grubu üyesi, bir köy ya da mahalle üyesi vb. Olarak geçmektedir. İşte
bireylerin bir yerde baba, bir yerde oğul, bir üçüncü yerde memur, bir dördüncü
yerde dernek üyesi olarak toplum içinde rolleri vardır. Bireyler bu rolleri
üstlenmek zorundadır. Bu oluşuma toplumsal rol denir.
Bireylerin
başarılı, mutlu, faziletli sayılmalarının kriterleri çoğu zaman bireye yüklenen
toplumsal rolün ne derece yerine getirilip getirilmediğiyle ilişkilendirilir.
Toplumsal rol diktesinin en açık şekilde görüldüğü konulardan birisi, kadın ve
erkeğe toplum içerisinde yüklenen rollerdir. Kız ve erkek doğar doğmaz farklı
rollerde olduğu her fırsatta belli edilmektedir. Giyecek seçiminde erkek çocuğa
mavi, kıza çocuğa pembe seçilmesi, erkeklere oyuncak silah, kızlara oyuncak
bebek verilmesi dahi biçilen rolleri göstermektedir. Kız çocuklarına
yetişkinlik dönemi için evde çocuk bakmak senin görevin rolü verilmektedir.
Her
bireyin toplumda birden fazla statüsü vardır. Çünkü her birey birden fazla
toplumsal gruba üye olabilir. Aile ortamında anne olan bireyin, okulda
öğretmen, üniversitede doktora öğrencisi, sendikada üye olması onun birden
fazla statüye sahip olduğunu gösterir.
Toplum
üyeleri birbirlerini sahip oldukları statüye göre tanır. Herbireyin birden
fazla statüsü olmasına ramen, bunlar arasındaki en baskın statüye anahtar
statü adı verilir. Genellikle yeni tanışılan kişiye ilk sorulan soru ne
iş yapıyorsunuz sorusudur. Ekonomik değerlerin önemli olduğu toplumlarda
anahtar statü genellikle kişinin mesleğidir.
Toplumun
belirli bir statüde bulunan bireylerden beklediği davranışlar vardır. Buda
toplum içerisinde rolleri belirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder