Sosyal Hayatta İletişim Modül Konuları (32 saat)


SOSYAL HAYATTA İLETİŞİM VE İNSAN İLİŞKİLERİ

İnsan ilişkileri toplumda önemli bir yer tutar. Sağlıklı ilişkiler kurabilen, dikkat edilmesi gereken kuralları bilen ve uygulayan insan toplumda sevilen saygı duyulan bir bireydir.

1.İNSAN İLİŞKİLERİNİ DÜZENLEYEN KURALLAR

1.1 Görgü Kuralları

Bir toplumda var olan ve uyulması gereken saygı ve incelik kurallarına “görgü” denir.

Toplum içinde olumlu ilişkiler kurabilmek için en önemli kurallar görgü kurallarıdır. Görgü kurallarını çiğneyen kişi kaba, tuhaf, bilgisiz ve görgüsüz diye nitelendirilir. Bu yüzden insanlar toplum içerisinde bu kurallara uyma zorunluluğu hissederler.

Ayrıca, görgü kurallarına uyma insanlar arasında yakınlaşma anlayış, hoş görü ve dayanışma duygusu yaratır. Buda toplumsal bütünlük ve toplumsal dayanışmayı doğurur. Görgü kuralları ve bu kurallara uyma toplumdaki gelişmişlik düzeyinin de göstergesidir. Bu kurallar insanların kendilerine saygı duymaları ile de ilişkilidir. Kendisine saygı duyan insanlar başkalarına da saygı duyarlar.

Giyinme Konusunda Dikkat Edilmesi Gereken Kurallar

Asıl amacıyla giyinmek, insanları aşırı sıcaktan ve soğuktan korur. Günümüzde toplumlarda, giyim gereksinimin ötesinde zevk haline gelmiştir. Özenli, temiz giyinen kişiler toplumda takdir görür.

Giyimde dikkat edilmesi gereken kurallardan bazıları:

-         Kadın ve erkek kendisine uygun kıyafetler seçmelidir.

-         Kıyafet seçerken kişinin yaşı, fiziki yapısı, mesleği gibi hususlar göz önünde bulundurulmalıdır.

-         Boyasız ayakkabı, ütüsüz ve sökük kıyafetler giyilmemelidir.

Karşılaşma, Selamlaşma, El Sıkışma Konusunda Uyulması Gereken Kurallar

İnsanların birbirlerine selam vermeleri insan ilişkileri açısından son derece önemlidir. Kişilerin ilgilerini, saygılarını, sevgilerini göstermek açısından selamlaşma güzel bir başlangıçtır.

-         Karşılaşma, selamlaşma, el sıkışma da dikkat edilmesi gereken bazı hususları aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:

-         Toplantı, iş, okul gibi durumlarda, gelenler kendisinden önce gelenlere selam verirler.

-         Selamlaşma sırasında abartılı konuşma ve davranışlardan kaçınılmalıdır.

-         Toplantı veya davetlerde önce evin hanımı daha sonra diğer kişiler selamlanmalıdır.

-         El sıkışmada, üst makamda bulunanların veya yaşlıların önce el uzatmaları gerekir.

-         Gerek ilk tanışmada ve gerekse selamlaşmada bayan elini uzatmadıkça erkeğin elini uzatmaması gerekir.

-         Selamlaşma, baş eğilerek, el kaldırılarak, şapka çıkartılarak olduğu gibi “günaydın”, “iyi akşamlar”, “iyi günler” gibi sözle de olur.

-         Selamlanan kişinin yanında bulunanlar, selam vereni tanımasalar bile, selamlanan kişiile birlikte selam almaları bir nezaket kuralıdır.

Tanışma ve Tanıştırılmalarda Dikkat Edilmesi Gereken Kurallar

İnsan ilişkileri tanışma ve tanıştırılma ile başlar. Tanışma ve tanıştırılma sosyal yapıda önemli bir yer tutar. Bu konuyla ilgili şu hususlara dikkat etmekte fayda vardır:

-  Kişi ve gruplar birbirlerine takdim edilerek tanıştırılır. Takdim sırasında; erkek bayana, ast üste, memur amire, kızlar yaşlı bayan ve baylara, tek kişi gruba takdim edilir. Tanıştırılan kişi tanıştırıldığı kişin el uzatmasını beklemelidir.

-  Bir yabancı ile tanışmak gerekiyorsa önce kendimizi tanıtmalıyız. Sonra ne amaçla görüşmek istediğimizi ifade etmeliyiz.

Hitap Etmede Uyulması Gereken Kurallar

Sosyal ilişkilerde bireyler kişilere bulundukları statüye göre hitap biçimlerini belirlemelidirler.

Yakın arkadaşlara ve akrabalara “sen” diye hitap edilebilir. Resmi ilişkilerde mutlaka “siz” kullanılmalıdır. Ayrıca unvanlarına görede hitap etmek gerekir. Müdür Bey, Savcı Bey, Doktor Hanım, Öğretmenim gibi.

Hitap etme sırasında, konuşurken el ve kolun aşırı sallanması, bağırarak konuşulması, argo sözcüklere yer verilmesi doğru değildir.

Telefon Görüşmelerinde Uyulması Gereken Kurallar

Telefon görüşmeleri belli bir eğitimi ve beceriyi gerektirir. Bu nedenle bir çok işletme, kurum ve firma telefona bakacak sekreter ve santral görevlilerini seçerken bu konuda tecrübeli ve eğitimli kişileri tercih ederler.

Telefon görüşmelerinde şu hususlara dikkat etmekte fayda vardır:

-         Telefon eden, karşıdaki kişiye kendini tanıtmalı, görüşeceği kişinin adını vermelidir.

-         Yanlış numarayı çevirme halinde özür dilenmelidir.

-         Ölçülü ve nazik bir dil, uygun ses tonu kullanmalı

-         Sekreterle yapılan görüşme de astın telefonu üste bağlanmalı

-         Amir, bir bayan ve bir büyükle yapılan görüşmelerde bekletilmemeli, konuşma sonunda telefonu kapatmaları beklenmelidir.

-         Özel bir durum olmadıkça, sabah 10:00’dan önce, akşam 22:00’den sonra aramamaya özen gösterilmelidir.

-         Cep telefonları uygun olmayan yerlerde ve zamanlarda kapalı tutulmalıdır.

-         Görüşmenin sonunda ahizeyi sertçe kapatmanın karşı tarafa hakaret olduğu bilinmelidir.

-         Telefon kapatılırken iyi dilekler belirtilmelidir.

1.2 Gelenek ve Görenekler (Örf ve Adetler)

Toplumlarda uzun zaman boyunca oluşmuş ve uyulması zorunlu sayılan ortak davranışlara “Gelenek ve Görenekler” denir.

İnsan, başkalarıyla olan ilişkilerini ve davranışlarını toplumun geleneklerini dikkate alarak düzenlemek zorundadır. Aksi halde topluma uyum sağlamada sorunlarla karşılaşır. Temelde toplumsal değerler yatmaktadır, tutum, yaşayış, düşünce gibi değerler zamanla toplumsal düzen haline gelir, gelenek ve görenekleri oluşturur.

Gelenek ve Göreneklere Uymanın Sağladığı Faydalar

1.Sosyal Yönden Faydaları

Gelenek ve görenekler, sosyal yapıyı belirlemede, ilişkileri düzenleme de faydaları vardır. Aile içi ilişkilerin nasıl olacağını belirler. Hiyararşik yapı içerisinde büyüklere, komşulara, doğum ve ölümler karşısında davranışları belirler.

2.Kültür Yönünden Faydaları

Gelenek ve görenekler toplumun yaşayış ortamı ve şeklini belirlemede etkileri fazladır. Kültür yönünden iki şekilde ele alınabilir.

Maddi Kültür Bakımından Faydaları : Yapılar, yollar, ulaşım araçları gibi ilerki nesillere bırakılacak hertürlü maddi kültürü oluştururlar.

Manevi Kültür Bakımından Faydaları : Toplum içerisindeki ortak tutum ve davranışlar gibi manevi değerleri belirlerler.

3.Toplumsal Barış Bakımından Faydaları : Yurtseverlik, kahramanlık, alçakgönüllülük gibi toplum içerisinde bütünlüğü ve barışı sağlayan değerleri ortaya çıkartır. Buda toplumsal barış ve ilişkileri güçlendirir.

 

1.3 Dini Kurallar

Dinler, koydukları davranış kurallarına uyulmasını bazı yaptırımlarla sağlar. Böylece insanların tutum ve davranışlarının uyumlu ve tutarlı olması amaçlanır.

1.4 Ahlak Kuralları

Ahlak, bir toplumda yapılması ve yapılmaması gereken davranışlara ilişkin kurallar bütünüdür. Ahlak kuralları niyet ve düşünceye önem verir. Uygulanmadığında yaptırımı toplum tarafından ayıplanmaktır. Ahlak kurallarının çoğu zamana ve ortama göre değişiklik gösterir. Örneğin: Bir kadının pantalon giymesi eski yıllarda ayıp kabul edilirken, günümüzde gayet normal kabul edilmektedir.

1.5 Hukuk Kuralları

Hukuk, kişilerin birbirleriyle ve toplumla olan ilişkilerini düzenleyen ve devlet gücüyle uyulması zorunlu hale getirlmiş kurallardır. Denetleme devletin kolluk güçleriyle yapılır. Uyulmaması halinde yasaların öngördüğü ceza ile karşılaşılır.

Toplum yaşamını belirlemesi açısından hukuk kurallarıyla din, ahlak ve görgü kuralları arasında sürekli bir ilişki hatta benzerlik vardır.

Örneğin: Hırsızlık,

Hukuk kurallarına göre suç,

Din kurallarına göre günah,

Ahlak kurallarına göre ayıptır.

1.6 İnsan Hakları

İnsan hakları, devlet karşısında her insanın sahip olması gereken hakların tümüdür.

İnsan Hakları Evransel Beyannamesi

İnsan hakları evrensel beyannamesi, ilk yazılı metin olarak karşımıza 1789 Fransız Devrimi’nin yarattığı “İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi” olarak çıkmıştır. Dahasonra Birleşmiş Milletler 10 Aralık 1948’ de son halini düzenlemiş ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi olarak adlandırılmıştır. Türkiye ise 1961 Anayasasına tümünü almış ve yer vermiştir.

 

Kişinin yasal, maddi, manevi,ve kişilik hakları şu maddeler halinde toplanabilir:

  1. Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiptirler, birbirlerine karşı kardeşlik anlayaşıyla davranmalıdırlar.
  2. Herkes ırk, renk, cinsiyet, dil, din siyasal yada başka bir görüş, ulusal sosyal köken, mülkiyet gibi başka ayırım gözetmeksizin bütün hak ve özgürlüklerden yararlanabilir.
  3. Yaşamak, özgürlük ve kişi güvenliği herkezin hakkıdır.
  4. Herkesin her nerede olursa olsun, hukuksal kişiliğinin tanınma hakkı vardır. Yasalar önünde herkes eşittir.
  5. Kimsenin özel yaşamına, ailesine, konutuna yada haberleşmesine keyfi olarak karışamaz, şerefine ve adına saldıramaz.
  6. Herkesin bir devlet topraklarında serbestçe dolaşma ve oturma hakkı vardır.
  7. Yetişkin her kadın ve erkeğin istediği kişi ile evlenme ve aile kurma hakkı vardır.
  8. Herkesin mülkiyet hakkı vardır, kimse keyfi olarak mülkiyetten yoksun bırakılamaz.
  9. Herkesin düşünce, vicdan ve din özgürlüğü vardır.
  10. Herkesin dernek kurma ve derneğe üye olma, sendika kurma ve üye olma (silahsız ve saldırısız toplanma koşulu ile) hakkı vardır.
  11. Herkesin seçme ve seçilme hakkı vardır. Kamu hizmetlerinden eşit olarak yararlanabilir.
  12. Herkesin çalışma işini seçme, sosyal güvenlik, eşit iş için eşit ücret hakkı vardır.
  13. Herkesin eğitim hakkı vardır, istediği dalda eğitim alabilir.
  14. Herkes sağlık ve tıbbi bakım hakkına sahiptir.

 

2. KİŞİSEL İLİŞKİLER

2.1 İnsan Psikolojisi

Psikoloji insan ve hayvan davranışlarını inceleyen bir bilim dalıdır. Davranışlar, belirli çevresel koşullar içinde oluşan olaylar olduğuna göre psikoloji; çevre, organizma ve davranışlar arasındaki etkileşimi incelemektedir.

Etkileşimin ana öğeleriden biri çevredir. Organizmanın alıcı sinir uçlarına etki edebilen her türlü enerji değişikliğine “uyarıcı” denir. Organizma, çevredeki uyarıcılar tarafından sürekli uyarılır. Trafikte kırmızı ışığın görülmesi, çürük dişin sızlaması, aşırı yüksek sesin kulak tarfından duyulması organızmanın uyarılmasına birer örnektir.

Bireyler uyarıcılardan gelen bu uyarılara tepki vererek davranışlar gösterirler. Fakat bireyler bu uyarıcılar karşısında farklı davranışlar gösterirler. Herkes aynı uyarıcıya aynı davranışları gösterselerdi psikoloji bilim dalına gerek kalmazdı. Olaylar karşısında insan davranışlarının nasıl olacağını herkes tahmin edebilirdi. Özellikle konuşmak, düşünmek, problem çözmek gibi davranışlar söz konusu olduğunda organizmayı etkileyen etkenler, davranışların oluşumunda katkıda bulunmaktadırlar. Davranışların oluşumunda çevre, kalıtım ve zamanın etkisi oldukça yüksktir.

 







 

2.2 İnsan Özellikleri

İnsanlar, biyolojik, toplumsal, kültürel ve psikolojik bir çok özelliğe sahiptir. Bu özellikler insanları diğer çanlılardan farklılaştırır.

2.2.1 Beş Duyu

Çevredeki her türlü uyarıcıyı duyu organları sayesinde fark edebiliyoruz. Bu duyular olmasaydı yaşamımızı sürdürmek olanaksız olurdu. Bunları şu şekilde sıralabiliriz:

Görme      : Organı gözdür. Işığı algılayarak anlamlaştırır iki şekilde alıcıları vardır gündüz koniler ışı algılar gece çubuklar çalışır. Görsel Keskinlik; bireylerin ayrıntıları algılayabilmesidir.
İşitme       : Organı kulaktır. Nesneler titreşeker ses dalgaları yayarlar. Kulakta bu dalgaları dış kulak ile toplar içeride de iç kulak ile anlamlaştırır.

Koklama   : Organı burundur. Burun içindeki alıcı möleküller cisimlerden gelen gaz halindeki koku möleküllerini emer.

Tat Alma  : Organı dildir. Dil üzerindeki tat alma tomurcukları kimsayasal maddelerle ile uyarılır. Dilin uç kısmı tatlıyı, ön yanlar tuzu, orta yanlar ekşiyi, arka taraf ta acıyı algılar.

Dokunma : Organı deridir. Deri üzerindeki sinir hücreleri soğuk, sıcak, ağrı ve dokunmaları algılar. Vucudun tamamı dokunma organıdır, fakat bazı bölgeler daha hassaz bazı bölgeler daha az hassasdır.

2.2.2 Düşünme

Düşünme, olay ve nesneler yerine onların simgelerini kullanarak yapılan zihinsel bir işlev ve sorunlara çözüm arama yoludur.İnsanlar günlük yaşam içerisinde, gördükleriyle, duyduklarıyla kendi bilgi vedüşünceleri ile ilişkilendirmeye yorumlamaya çalışırlar. Bu işlem düşünmeyi oluşturmakradır. İnsanlar uyanıkken genellikle düşünürler. Hayal kurmakta bir düşünce çeşitidir.

2.2.3 Öğrenme

Öğrenme, yaşantıda deneğimler yoluyla davranışlarda değişiklik olma sürecidir.

Öğrenme kavramının kapsamı çok geniştir. İnsanlar öğrenmeye doğduktan hemen sonra başlayarak, önce aileden ve çevreden, okulda öğretmeninden, arkadaşlarından, kitaplardan, deneyimlerden kısaca yaşam boyunca karşılaştıkları herkes ve her şeyden etkilenir, davranışlarını geliştirirler. Bu ömürlerinin sonuna kadar böyle devam eder. Bu da öğrenme sürecini oluşturur.

2.2.4 Zeka

Zeka, zihinsel becerilerin tümüdür. Zekada kalıtım ve çevrenin rolü büyüktür. Yapılan araştırmalrda iyi bir çevrede büyüyen, sevgi ve ilgi gösteren ailelerin çocuklarının daha zeki oldukları, kötü koşullarda yetişen çocukların zekada düşüklükler olduğu gözlenmiştir.

2.2.5 Duygu

Duygu, duyumların organik ve ruhsal yaşantığı etkilemesidir. İnsanlar iç ve dış dünyadan etkilenirler. Bu etkilenme onlarda hoşlanma, acı duyma gibi iki durumla ortaya çıkar. Hoşlandığımız şeyleri sever, ona yaklaşırız. Hoşlanmadıklarımızdan da kaçarız işte bu duruma duygu denir. Duygu hayatın tuzu biberidir. Yoksa hayat çok sıkıcı olurdu. Fakat olaylar karşısında duygular zaman içerisinde farklılık gösterebilir. Çocukcuk döneminde acı duyduğumuz bir olay ve hayal kırıklıkları, olgunluk döneminde, komik ve eğlenceli bir anı olabilir.

2.2.6 Dikkat

Dikkat, bütün ruhsal faliyetlerin ve uyarıcının bir duyumda ve davranışta toplanması, bir yönelmedir.

Derste öğretmenini anlayar dinleyen ve aklından başka bir şey geçirmeyen öğrenci dikkat halindedir.

Televizyonda önemli bir haberi izleyen biri dikkat halindedir.

Arkadaşından gelen ilginç bir mesajı okuyan kişi dikkat halindedir.

Yenilen bir yemeğin tuzunu anlamak, Alınılan bir kokuyu anlamaya çaılışmak dikkat halidir.

Anlamaya, odaklanmaya  çalışmamak, gereği gibi yapmamakta “Dikkatsizlik” ‘tir.

2.2.7 Unutma

Unutma öğrenmenin tam tersi olan bir bellek işlevidir. Öğrendiğimiz her şeyi hatırlayabilseydik ne iyi olurdu. Bilgi deposu olurduk. Aslında öğrendiklerimizi çok çabuk unuturuz.

2.2.8 Merak

Merak, insanların bilmedikleri bir şeyi anlamak ve öğrenmek için duydukları bir istektir. Eğer merak, yeni gelişmeleri, işle ilgili değişiklikleri öğrenmeye yönelik olursa takdir edilen istenilen bir davranıştır. Bazen de olumsuz karşılanır. Kendisini ilgilendirmeyen ve sorulmaması gereken soruları soran kişiler etrafındakileri rahatsız eder.

2.2.9 Kıskançlık

Kıskançlık, kendisinden üstün, başarılı, güzel, mutlu olanlara katlanamamak diye tanımlanabilir. Olumsuz duygulardan biridir. Yapılan araştırmalarda kıskançlığın düşmanlık ve kızgınlık duyguları, kendine güvenmeme ile de yakından ilgili olduğunu ortaya çıkarmıştır.

2.2.10 Gelişme

Doğumdan ölüme dek bireylerin yaşamlarında dönem dönem olan değişikliklerdir. Fiziksel değişikliktir.

2.2.11 Davranışlar

Çevresel uyarıcılara verilen tepkilerdir. İnsanların beslenmek, barınmak, acı ve ağrıyı dindirmek, sevmek, sevilmek, takdir edilmek gibi ihtiyaçlara verdiği tepkiler davranışları belirler.

2.2.12 Güdüler

Eksiklerin giderilmesi yönündeki organizmada beliren güce “Dürtü”, ihtiyacı gidermek için gösterilen eğilime “Güdü” denir.

Örneğin : Organizmadaki su, oksijen ve kan şekeri oranları, açlık gibi etkiler dürtü; bunları gidermek için su içme isteği, tatlı yeme isteği, yemek yeme isteği güdü dür.

2.2.13 Değer Yargıları

Toplum içerisinde inanç ve tutumlara bağlı olarak oluşmuş olan toplumsal değerlerdir. Değer yargıları, davranışları belirlemede önemli bir etkendir. Sahip olunan değer yargıları yaşa ve zamana göre değişebilir. Kuşaklar arası farklılıklar gösterebilir.

Örneğin : Çalışan kadınlar daha önceleri iyi karşılanmazken, günümüzde bütçeye katkıda bulunmaları ve ekonomi açısından olumlu karşılanmaktadır.

2.2.14 Şuur (Bilinç)

 Şuur, kişinin olayların ve çevrenin farkında olmasıdır. Çevrenin farkında olan yaşadığı olaylar karşısında nasıl etkileneceğini bilir. Şuurlu veya bilinçli kişinin çevreyle ilişkileri iyidir. Dolayısıyla başarıları yüksektir. “Çok bilinçli insan” diye adlandırılan kişi, etrafında olup biteni kolaylıkla algılayan farkına varan ve gerçekçi olarak değerlendiren kişidir.

2.2.15 Kişilik

Kişilik, insanın toplumsal hayatı içinde edindiği ve onu diğer insanlardan ayırt eden alışkanlıklar ve davranışlardır. Kişilik tutum, değer, umut, sevgi, nefret, alışkanlıklar gibi özelliklerden oluşur. Kişiliğin gelişmesinde davranışlar, dolayısıyla kalıtım ve çevrenin etkileşimi de önemlidir.

 

3. BİREY VE TOPLUM

3.1 TOPLUMSAL GRUPLAR

Ortak bir amacı gerçekleştirmek için veya bir inanç etrafında iki yada daha fazla insanın bir araya gelerek oluşturdukları topluluklardır.

İnsan, yaşamak için fiziksl ve ekonomik ihtiyaçların giderilmesi bakımından olduğu kadar, kişisel gelişmesi ve doyumu bakımından da diğer insanlara bağımlıdır. Bu sebeple insanlar toplumsal gruplar halinde yaşarlar.

Toplumsal Grupların Sınıflandırılması

Toplumsal gruplar son derece karmaşık ve çeşitlidir. Çok değişik işlevlere sahiptir. Bu nedenle tek sınıflandırma yapmak imkansızdır. Toplumsal gruplar sınıflandıılırken farklı ölçüler kullanılır.

Üye sayısına göre gruplar:

Küçük Gruplar         : Aile, arkadaş, oyun grupları gibi.

Büyük Gruplar        : Şehirler, milletler gibi

Sürekliliğe göre gruplar:

Geçici Gruplar         : Amaç gerçekleşince dağılan gruplardır. İnşaat işçileri, yapı kooparetifleri gibi.

Sürekli Gruplar       : Devlet, şehir, millet gibi uzun ömürlü gruplar.

Devirli Gruplar        : Belli dönemlerde bir araya gelip daha sonra dağılan gruplar. Mahalle pazarları, ulusal ve yerel fuarlar gibi.

3.1.1 Aile Grupları

Aile; içinde insan türünün üretildiği, toplumsallaşma sürecinin ilk ve en etkili biçimde yer aldığı, ana, baba ve çocuklar arasındaki birincil ilişkilerin kurulduğu, ekonomik etkinliklerin yer aldığı bir toplumsal kurumdur.

3.1.1.1 Aile Biçimleri

Üye Sayısı Bakımından ;

Çekirdek Aile           : Karı, koca ve evlenmemiş çocuklardan oluşur.

Geniş Aile                : Kan bağı olanlardan ve onların çekirdek ailelerinden oluşur.

 

Otorite Dağılımı Bakımından;

Ataerkil Aile            : Babanın egemenliğine dayalı aile.

Anaerkil Aile           : Annenin egemenliğine dayalı aile.

Eşitlikçi Aile             : Baba ve annenin eşit otoriteye sahip olduğu aile.

Evlenme Biçimleri Bakımından Eşlerin Sayısına Göre;

Monogami ­-Tekeşli Aile   : Bir erkek ve bir kadından oluşan aile.

Poligami -Çokeşli Aile     

Polyandri -Çok Karılılık : Erkeğin birden çok kadınla aynı zamanda evli olduğu aile

Polijini –Çok Kocacılık   : Kadının birden çok erkekle aynı zamanda evli olduğu aile

Soyun Belirleniş Biçimi Bakımından;

Baba Soyluluk         : Çocukların, torunların ayrıcalık ve ödevlerinin baba soyundan gelen aile

Ana Soyluluk           : Çocukların, torunların ayrıcalık ve ödevlerinin anne soyundan gelen aile

İki Soyluluk             : Çocukların, torunların ayrıcalık ve ödevlerinin hem anne ve hem babanın  soyundan gelen aile

Evli Çiftin Oturma Yeri Bakımından;

Patrilokalite –Babayerlilik     : Çift kocanın ailesiyle oturur.

Matrilokalite –Anayerlilik      : Çit kadının ailesiyle oturur.

Neolokalite –Ev Açma            : Çift kendi başlarına oturur.

Eşlerin Toplumsal Üyeliği Bakımından;

Endogami  –İçtenevlenme      : Aynı boy,köy, kabile gibi toplumsal kümelerin arasında evlenmelere izin verme.

Exgogami –Dıştanevlenme     : Aynı toplumsal grup üyesinin evlenmesinin yasak olması.

 

Yaşam yaşamayı, mutluluk gülümsemeyi, sevgi haketmeyi, vefa anımsamayı, dosluk paylaşmayı bilenler için vardır sanılır. Ama aslında uygulayabilenler için vardır.

 
3.1.2.Komşular

İnsan ilişkilerinin gerçekleştiği bir diğer ortam da komşuluktur. Aile ortamı gibi komşulukta zorunlu bir beraberliktir. Bu nedenle huzurlu bir ortamda yaşamak ve yardımlaşabilmek için komşularla saygı ve sevgi barındıran bir ilişki içine girmek durumundayız.
 


Komşuluk, aşağıdaki anlamlardan bir yada bir kaçını ifade eder:

a)      İnsanların yaşadığı küçük bir bölge

b)      Bu bölgede yaşayanlar

c)      Yaşayanlar arasında var olan ilişkiler ve birbirlerine olan yakınlıklıkları

d)      O bölgenin sakinleri arasındaki arkadaşça ilişkiler.

Yakın ve yüz yüze ilişkilerin yaşandığı bu düzeyde kişiler ve ruh sağlıklarının, yaşamlarının iyiliği ve düzeni için komşularla ilişkilerini belli bir uyum ve kurallar üzerine kurulmalıdır. Yazılı olmayan bu kurallar komşular arası ilişkileri düzenlemektedir.

Bunları ana hatları ile belirtmek gerekirse :

-Komşuluk hakları vardır ve karşılıklı anlayış olmadan ilişkiler ilerleyemez.

-Komşuluk saygı, sevgi ve uzlaşma demektir.

-Komşuluk samimiyet ve paylaşma demektir.


3.1.3. Arkadaş Grupları

Arkadaşlık ilişkileri, kişileri olgunlaştıran ve onları sosyal varlık haline getiren önemli bir olgudur. Arkadaşlık ilişkileri çocuğun evinde karşılanmayan önemli gereksinimlerdendir. Sosyal ve ruhsal olgunluk için arkadaşlık grupları herzaman önemlidir.

3.1.4. Meslek Grupları

Her mesleğin üyeleri kendi çıkarlarını ve haklarını korumak, sorunları dile getirmek amacıyla örgütlenir. Günümüzde aynı meslek üyelerinin bir araya gelerek örgütlenmeleri, demokratik yaşantınında bir gereği olarak kabul edilir.

İş yerinde meslektaşları ile anlaşamayan bir insanın mutlu ve huzurlu olduğu söylenemez. Bu nedenle aynı mesleklere sahip bireylerin bir araya gelerek oluşturdukları meslek grupları, ilişkilerin gelişeceği ortam olacağı için desteklenmelidir.

3.1.5. Baskı Grupları (Sendika, Dernek, Siyasi Parti vb.)

Sendikalar, üyelerin sosyal ve ekonomik haklarını korunması ve geliştirilmesi için çaba sarfeden bu amaçla insan ilişkilerinin güçlendiği bir toplumsal gruptur.

Dernekler, belli bir amacı gerçekleştirmek üzere kurulan sosyal kurumlardır.

Siyasi partiler, demokratik yaşantının gereği olarak topluma hizmet amacı güdülerek kurulmuş toplumsal gruplardır.

3.1.6. Oyun Grupları

Çocuğun kendi yaşıtları ile oyun gruplarına katılması, kendine güvenmesi, kendini kolay ifade edebilmesi, sağlıklı ilişkiler kurabilmesi açısından çok önemlidir.

Bazı anne – babalar, aşırı koruyuculuk yaparak, çocuğun yaşıtlarıyla oynamalarına engel olurlar. Sürekli çocuğuyla yer, içer, gezerler. Dolaylı olarak çocuğu kısıtlarlar. Böylelikle çocuğun toplum içindeki iletişimini engellerler.

3.1.7. Okul Grupları

Aileden sonra ikinci temel sosyal grup, çocuğun okulu, sınıfı ve arkadaşlarıdır. Bu sosyal çevrede, öğrenci – öğretmen ilişkisi çocuğun kişiliğini oluşturan temel etkendir.
 

Toplumsal Etkileşim

Etkileşim; Nesnelerin ya da olayların karşılıklı olarak birbirlerini etkilemesidir. İnsanlar toplumda her vesileyle etkileşimde bulunurlar. Evde, okulda, iş yerinde ve arkadaş gruplarında. Etkileşimler, bir grubun üyeleri arasında ve ya bir grubun üyesiyle bütün grup arasında oluşan alma-verme sürecidir.

Toplumsal Etkiletişim ise ; İnsanların, toplumların birbirinden etkilenmesi, birbirlerine bilgi, kültür gibi unsurları aktarmasıdır.

Etkileşimin duygusal yönünden bakıldığında aşağıdaki kavramlar ortaya çıkmaktadır.

İyi niyet

Ön yargı

Sevgi

Saygı

Hoşgörü

Fedakarlık

Toplumsal Statü

Bireyin toplum içerisindeki konumudur.Toplumsal gruplar içerisinde diğer grup üyeleri bireylere az ya da çok bir değer yükler. Bu değerlere “toplumsal statü”’yü oluşturur.

 

1.Edinilmiş Statü (Verilmiş Statü)

Bireylerin yetenek ve becerilerine bakmadan bir statüye getirilmesidir (kayırılmış kişiler). Statü belirleyen cinsiyet, soy, millet gibi etkenler doğuştan elde edildiği için edinilmiş statülerdir.

2.Kazanılmış Statü

Bireylerin kendi başarı ve becerileriyle sonradan kazandığı konumlardır. Bu statüler sonradan değiştirilebilir. Servet sahipliği ve eğitim yoluyla elde edilmiş konumlar kazanılmış statüdür. Öğretmen, öğrenci, tüccar, anne, baba olmak kazanılmış statüye örnektir.

 

Toplumsal Rol

Bireylerin tüm yaşamları, bir aile üyesi, bir işyeri üyesi, bir dernek üyesi, bir arkadaş grubu üyesi, bir köy ya da mahalle üyesi vb. Olarak geçmektedir. İşte bireylerin bir yerde baba, bir yerde oğul, bir üçüncü yerde memur, bir dördüncü yerde dernek üyesi olarak toplum içinde rolleri vardır. Bireyler bu rolleri üstlenmek zorundadır. Bu oluşuma toplumsal rol denir.

Bireylerin başarılı, mutlu, faziletli sayılmalarının kriterleri çoğu zaman bireye yüklenen toplumsal rolün ne derece yerine getirilip getirilmediğiyle ilişkilendirilir. Toplumsal rol diktesinin en açık şekilde görüldüğü konulardan birisi, kadın ve erkeğe toplum içerisinde yüklenen rollerdir. Kız ve erkek doğar doğmaz farklı rollerde olduğu her fırsatta belli edilmektedir. Giyecek seçiminde erkek çocuğa mavi, kıza çocuğa pembe seçilmesi, erkeklere oyuncak silah, kızlara oyuncak bebek verilmesi dahi biçilen rolleri göstermektedir. Kız çocuklarına yetişkinlik dönemi için evde çocuk bakmak senin görevin rolü verilmektedir.

Her bireyin toplumda birden fazla statüsü vardır. Çünkü her birey birden fazla toplumsal gruba üye olabilir. Aile ortamında anne olan bireyin, okulda öğretmen, üniversitede doktora öğrencisi, sendikada üye olması onun birden fazla statüye sahip olduğunu gösterir.

Toplum üyeleri birbirlerini sahip oldukları statüye göre tanır. Herbireyin birden fazla statüsü olmasına ramen, bunlar arasındaki en baskın statüye anahtar statü adı verilir. Genellikle yeni tanışılan kişiye ilk sorulan soru ne iş yapıyorsunuz sorusudur. Ekonomik değerlerin önemli olduğu toplumlarda anahtar statü genellikle kişinin mesleğidir.

Toplumun belirli bir statüde bulunan bireylerden beklediği davranışlar vardır. Buda toplum içerisinde rolleri belirler.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder